on 3 Mart 2012 Cumartesi

Kıdem Tazminatlarının oluşturulacak bir fona devri şeklindeki reformlaşma, özellikle iş gücü piyasasının düzenlenmesinde bu yönde yapılan uluslararası uygulamalara paraleldir. Nitekim son günlerde Kıdem Tazminatı reformunun Avusturya modeline uygun olarak yasallaşabileceği fikri ivme kazanmıştır. Bunun en önemli nedeni ise, Avusturya sisteminin reformdan önceki yapısı itibariye ülkemizde uygulanan sisteme benzerliği ve reformdan sonraki sağlıklı işleyişi olarak nitelendirilebilir.  Bu yönde yapılan reformlaşma, işgücü piyasasındaki esnekliğin ve hareketliliğin arttırılması ve rekabete açık bir iş gücü piyasasının oluşturulmasını hedeflediğinden dolayı iş gücü piyasasını düzenleyici niteliktedir.  İşverenler tarafından gizli işçi maliyeti olarak gözlemlenen Kıdem Tazminatı, oluşturulacak yasa ile işverenlerin bu yönde, özellikle işten çıkışlardaki likidite problemlerine de bir çözüm sağlayarak, işçilerin Kıdem Tazminatlarını güvence altına almayı planlamaktadır. Her ne kadar Kıdem tazminatı, teorik olarak iş güvencesinin en önemli yapı taşlarından birisi olarak ele alınsa dahi, yüksek maliyetler nedeniyle işverenler tarafından işe alma ve işten çıkarma politikalarının belirlenmesinde, olmaması gereken öneme ve yere sahiptir. Aynı şekilde işçiler için kendilerine uygun olmayan, tatmin olmadıkları işlerde çalışmaları yönünde teşvikler sunan bir kurum olarak, yeni iş arayışlarının önünü kesebilmektedir. “FON” düşüncesi bu açıdan bakıldığında, anlamsal olarak ta Kıdem Tazminatı kurumuna güvence,  bağımsızlık ve işlevsellik getirmek için ortaya çıkmıştır. Diğer taraftan yeni sisteme geçişte, işverenin omuzlarından alınarak Fona devredilen Kıdem Tazminatlarının güvence altına alınması yükümlülüğü, dolaylı olarak işçi aleyhine de uygulamada bazı tedirginlikler doğurmaktadır. Özellikle işçi sendikalarının paylaştığı bazı hassasiyetler işçilerin olası hak kayıplarıyla ilintilidir.