İlk olarak II. Meşrutiyet
döneminde 1908 grevlerine karşı, yabancı sermaye göz önünde bulundurularak
çıkartılan Ta’til-i Eşgal (Grev Kanunu) kanunuyla yasaklanan Türk sendikal hareketi,
günümüzde yeni Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanun tasarısı ile yeni bir
boyuta taşınma aşamasındadır. AB müktesebatına ve onaylanan Uluslararası
Çalışma Örgütü sözleşmelerine Türk sendikal ilişikleri mevzuatının uyumu sürecinde[1], 2821
sayılı Sendikalar Kanunu[2] ve 2822
sayılı Toplu İş Sözleşmeleri, Grev ve Lokavt Kanunu[3], tek bir
kanun altında birleştirilmektedir. Yeni Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanun
tasarısı (eski adıyla Toplu İş ilişkileri Kanun tasarısı) kolaylaşan sendika
üyeliği, sendika üye ve yöneticilerinin güvencelerinin arttırılması ve iş
kollarının azaltılması, sendikaların yetki barajının düşürülmesi gibi,
endüstriyel ilişkiler sistemimizin yapı taşlarını ilgilendiren yeni önlemler
taşıması beklenilen bir yasa tasarısı olarak ortaya çıkmıştır. İlk adıyla “Toplu İş İlişkileri Yasası” olarak
adlandırılan Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanun tasarısı, 13 Mart 2012 tarihli
TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu raporu ışığında 24. Dönem
3. Yasama yılı başında 197 sıra sayısı ile TBMM Genel Kurulu gündeminde görüşülmeye
başlanmıştır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)